boğul

listen to the pronunciation of boğul
Турецкий язык - Английский Язык
{f} choke

She was choked with tears and was unable to speak. - Gözyaşlarına boğulmuş ve konuşamamıştı.

Tom started to choke. - Tom boğulmaya başladı.

drown

The child came near being drowned. - Çocuk boğulmak üzereydi.

Someone needs to save him, or he'll drown. - Birisi onu kurtarmalı, ya da o boğulacak.

{f} drowned

I came near to being drowned. - Neredeyse boğuluyordum.

Tom drowned in the ocean. - Tom okyanusta boğuldu.

boğ
deaden
boğ
{f} strangled

The postmortem showed that she had been strangled. - Otopsi onun boğarak öldürüldüğünü gösterdi.

Detectives said Tom strangled his girlfriend. - Dedektifler Tom'un, kız arkadaşını boğarak öldürdüğünü söylediler.

boğ
suffocate

Tom suffocated Mary with a plastic bag. - Tom plastik bir torba ile Mary'yi boğdu.

Many of the victims either burnt to death or suffocated. - Kurbanların çoğu ya yanarak ya da boğularak öldü.

boğ
{f} strangling

Sami started strangling Layla. - Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.

boğ
strangle

I'd like to strangle him. - Onu boğarak öldürmek istiyorum.

I didn't strangle him. - Onu boğmak istiyorum.

boğ
{f} choking

Tom is choking to death. - Tom boğularak ölüyor.

Tom is choking on something. - Tom bir şeyin üzerinde boğuluyor.

boğ
asphyxiate
boğ
{f} throttle
boğ
scrag
boğ
choked

Dan nearly choked Linda to death. - Dan neredeyse Linda'yı ölümüne boğdu.

She was choked with tears and was unable to speak. - Gözyaşlarına boğulmuş ve konuşamamıştı.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение boğul в Турецкий язык Турецкий язык словарь

boğ
Hediye, armağan, bahşiş
boğ
Sofra bezi