Tom just tried to choke me.
- Tom sadece beni boğmaya çalıştı.
Sami started strangling Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
Tom grabbed Mary by the throat and started choking her.
- Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğmaya başladı.
Tom tried to drown himself.
- Tom kendini boğmaya çalıştı.
Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
- Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
I'd like to strangle Tom.
- Tom'u boğmak istiyorum.
Sami threatened to strangle Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmakla tehdit etti.
Dan strangled Linda with a pillow case.
- Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.
The postmortem showed that she had been strangled.
- Otopsi onun boğarak öldürüldüğünü gösterdi.
She suffocated him with a pillow.
- O, onu bir yastıkla boğdu.
Tom suffocated Mary with a plastic bag.
- Tom plastik bir torba ile Mary'yi boğdu.
Sami started strangling Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
I didn't strangle Tom.
- Tom'u boğarak öldürmedim.
Tom couldn't quite bring himself to strangle Mary.
- Tom Mary'yi boğazlamak için tamamen hazır değildi.
Let me go. You're choking me.
- Bırak beni gideyim. Sen beni boğuyorsun.
See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
She was choked with tears and was unable to speak.
- Gözyaşlarına boğulmuş ve konuşamamıştı.
She choked him with her bare hands.
- O, çıplak elleriyle onu boğdu.