We succeeded in finishing the project.
- Projeyi bitirmeyi başardık.
Don't delay finishing the business.
- İşi bitirmeyi erteleme.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
He was determined to finish the work at any cost.
- O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
It is utterly impossible to finish the work within a month.
- Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
The ending wasn't a surprise.
- Bitirme bir sürpriz değildi.
Sami wanted to end his life.
- Sami hayatını bitirmek istedi.
I'd like this fight to end.
- Bu kavgayı bitirmek istiyorum.
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
She wanted to break up with him.
- O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
I had no idea you were planning to go to graduate school.
- Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
We want to wrap it up tomorrow.
- Onu yarın bitirmek istiyoruz.
He brought his speech to an end.
- O konuşmasını bitirdi.
I suggested that we bring the meeting to an end.
- Toplantıyı bitirmemizi önerdim.
Mary wanted to finish making breakfast before Tom woke up.
- Mary Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.
Are you through with your breakfast?
- Sabah kahvaltını bitirdin mi?
Tom wants to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.
She wanted to break up with him.
- O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.
I have to finish cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirmek zorundayım.
I have to finish cleaning it up.
- Onu temizlemeyi bitirmek zorundayım.
I never imagined we'd end up like this.
- Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.
I never thought we'd end up like this.
- Sonunda böyle bitireceğimizi asla düşünmedim.
Tom concluded his speech with a proverb.
- Tom konuşmasını bir atasözü ile bitirdi.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
I'll be with you as soon as I finish this job.
- Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
I want to finish the work on my own.
- İşi tek başıma bitirmek istiyorum.
We have to finish preparations for the party by tomorrow.
- Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
Sami finished the transaction and left.
- Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.
Bu işi bitirmeni (sonlandırmanı) istiyorum. - I want you to call it off.
Mary wanted to finish making breakfast before Tom woke up.
- Mary Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.
It was a mistake to break up with you.
- Seninle ilişkiyi bitirmek bir hataydı.