Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
It will rain perhaps tomorrow.
- Yarın belki yağmur yağacak.
I can't possibly make lunch.
- Belki öğle yemeği yapamam.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.
Maybe Tom has problems.
- Belki de Tom'un sorunları vardır.
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
She probably didn't have sex with him.
- Belki de onunla seks yapmadı.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
- Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.