baskin

listen to the pronunciation of baskin
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение baskin в Турецкий язык Турецкий язык словарь

baskın
Kısa süreli, beklenmedik saldırı: "Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış."- R. H. Karay
baskın
Sertlik, zorluk bakımından üstün: "Belli bir şey ki, bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar."- H. Taner
baskın
Sertlik, zorluk bakımından üstün
baskın
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme
baskın
Kısa süreli, beklenmedik saldırı
Baskın
dominant
BASKIN
(Osmanlı Dönemi) Ansızın, birdenbire hücum
BASKIN
(Osmanlı Dönemi) Basıp geçen, galip, üstün
BASKIN
(Osmanlı Dönemi) t. Ağır, sakil
baskın yapmak
Ansızın konuk gelmek
baskın yapmak
Suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girmek
baskın yapmak
Düşmana ansızın saldırmak
Турецкий язык - Английский Язык

Определение baskin в Турецкий язык Английский Язык словарь

baskın
raid

Bad weather hindered the air raid. - Kötü hava hava baskınını engelledi.

Some said his raid was an act of war. - Bazıları onun baskınının bir savaş eylemi olduğunu söyledi.

baskın
dominant

Especially during times of economic crisis, price becomes a dominant factor in deciding whether to buy any product. - Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, herhangi bir ürünü alıp almayacağımıza karar verirken fiyat baskın faktör haline gelir.

In order to learn an indigenous or minority language, it is often necessary to learn the dominant language of the region or country. - Yerli veya azınlık dilini öğrenmek için, genellikle bölgenin veya ülkenin baskın dilini öğrenmek gereklidir.

baskın
heavy

We had flooding because of last week's heavy rains. - Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.

There were floods as a result of the heavy rain. - Ağır yağışların bir sonucu olarak sel baskınları meydana geldi.

baskın
unexpected attack, raid
baskın
overpowering, superior
baskın
swoop
baskın
foray
baskın
predominant
baskın
irruption
baskın
surprise

Our army took the kingdom by surprise. - Ordumuz kırallığa baskın yaptı.

baskın
incursion
baskın
prepotent
baskın
raid, inroad, foray, incursion; (polis baskını) bust; descent (on/upon sb), unexpected visit; dominant, predominant
baskın
more powerful (than)
baskın
preponderant
baskın
inroad

The army made inroads into the neighboring country. - Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.

baskın
pressed down
baskın
forage
baskın
(Konuşma Dili) unexpected visit
baskın
sudden attack
baskın
overpowering
baskın
heavy, oppressive
baskın
descent
baskın
biol. dominant
baskın
(Askeri) invasion
baskın
(Avcılık) entry
baskın
descent on
baskın
(Askeri) floods

Man fears disasters such as floods and fires. - İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.

Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain. - Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.

baskın
overwhelming
baskın
(Askeri) blitz
baskın
overflow
baskın
dominant wind
baskın
descent upon
baskın
swoop down on
baskın
surpassing
baskın
inroads

The army made inroads into the neighboring country. - Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.

baskın
irruptive
baskın
bust

The police have made hundreds of drug busts across the country. - Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskınları yaptı.

Baskın
(Askeri) surprise attack
baskın yapmak
raid
baskın çıkmak
surpass
baskın çıkmak
extinguish
baskın (tür)
(Denizbilim) dominant
baskın düzenlemek
raid
baskın tür
(Biyoloji) dominant species
baskın kişilik
dominant personality
baskın olmak
to be dominant
baskın olmayan
non dominant
baskın birlikleri
shock troops
baskın dalga
dominant wave
baskın gelmek
1. to be heavy. 2. to seem irresistible
baskın gelmek
to be heavy
baskın gibi
irruptive
baskın karakter
dominant
baskın mod
dominant mode
baskın olmak
to predominate
baskın vermek
to be raided, be caught red-handed
baskın yapmak
to make a surprise attack (on), swoop down on
baskın yapmak
forage
baskın yapmak
bob up
baskın yapmak
descend
baskın yapmak
take by surprise
baskın yapmak
catch
baskın yapmak
swoop down
baskın yapmak
swoop
baskın yapmak
a) to raid, to make a foray b) (polis) to bust, to descend (on/upon sb/sth) c) to descend (on/upon sb/sth), to visit unexpectedly
baskın yapmak
swoop on
baskın çıkan
surpassing
baskın çıkmak
talk down
baskın çıkmak
to come off best, to prevail, to surpass
baskın çıkmak
preponderate over
baskın çıkmak
trump
baskın çıkmak
to get the upper hand (over), be superior (to)
baskın çıkmak
euchre
baskın çıkmak
preponderate
genetik olarak daha baskın olan
prepotent
sahte baskın
token raid
baskin
Избранное