He lives apart from his parents.
- O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
I can't tell Tom and his younger brother apart.
- Tom ve genç erkek kardeşinin ayrı olduğunu söyleyemem.
Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
- Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
This is important enough for separate treatment.
- Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
I can make a distinction between good and bad.
- İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim.
He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
Don't put aside such an important detail.
- Böyle önemli bir ayrıntıyı kenara koymayın.
Don't put aside such an important detail.
- Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
The buses left one after another.
- Otobüsler peş peşe ayrıldılar.
The service charge is extra.
- Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir.
It's a way to make a little extra on the side.
- Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.
You have to remain detached.
- Ayrı kalmak zorundasın.
Sami was torn to shreds by a cougar.
- Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.
The cabin was torn asunder by the storm.
- Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.
The cabin was torn asunder by the storm.
- Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.
Tom and Mary left through different doors.
- Tom ve Mary farklı kapılardan ayrıldı.
Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?
- Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
She finally decided to separate from her husband.
- O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
I keep this bottle separate from all the others.
- Bu şişeyi tüm diğerlerinden ayrı tutuyorum.
African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants.
- Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.
This book is divided into four parts.
- Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.
The buses in Montgomery were segregated.
- Otobüsler Montgomery'de ayrıldı.
Sami attended a segregated school.
- Sami ayrılmış bir okula gitti.
No nation can exist completely isolated from others.
- Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
Dogs can't distinguish between colors.
- Köpekler renkler arasında ayrım yapamazlar.
Sami attended a segregated school.
- Sami ayrılmış bir okula gitti.
The buses in Montgomery were segregated.
- Montgomery'de otobüslerin içinde ırk ayrımcılığı vardı.
Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
- Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
Diplomats are allowed various privileges.
- Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
Don't leave out a single detail.
- Bir tek ayrıntıyı unutmayın.
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.