O şarkıcının berbat bir sesi var.
- That singer has an awful voice.
Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.
- I smell something awful.
Ben çok kötü üşüttüm.
- I caught an awful cold.
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Niçin o kadar korkunçsun?
- Why are you so awful?
Bugün hava korkunç sıcak.
- It's awfully hot today.
Müthiş bir bisikletim var.
- I have an awful bike.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
Berbat bir şey olacağına dair içimde kötü bir his var.
- I have a nasty feeling something awful is going to happen.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed awfully tired.
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.
- A certain someone is being awfully fragile today.
Aşırı derecede pahalı.
- It's awfully expensive.
Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
- I was awfully confused by his question.
Bu akşam son derece soğuk.
- It's awfully cold this evening.
Aw, you've got such a cute little baby!.
Aw, dad, why can't we go to Legoland?.
Aw, that's too bad.
And then she stopped, and stood as if in awe / (For sleep is awful) .
I have learnt an awful amount today.
My socks smell awful.
She led after the swiming and cycling, but ran awfully and came in fourth.
It was wondrous. 'I'm awfully glad I came now,' his thought ran; 'I'm managing it rather well.'.
I was very confused by his questions.
- I was awfully confused by his question.