Şimdi akşam yemeği zamanı, ve uçuş görevlileri akşam yemeğini servis etmeye başlarlar.
- It is now dinner time, and flight attendants begin to serve dinner.
Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.
- Tom worked as a gas station attendant.
Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.
- Tom went to Boston to attend a conference.
Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.
- Either you or I must attend the meeting.
Katılanlar tüm ihtiyaçlarımızı tahmin etti.
- The attendants anticipated all our needs.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
- The plan was supported by practically all the attendants.
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to attend the ceremony whether you are free or busy.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
- I'm so busy I can't attend the party.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.