Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
- Tom was walking slowly with his head down.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.