araştırmalar

listen to the pronunciation of araştırmalar
Турецкий язык - Английский Язык
studies

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

Recent studies suggest that this is not the case. - Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.

enquiries
surveys
inquiries
araştırma
survey

Their research used a survey method. - Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.

According to a survey, 1 thousand million people are suffering from poverty in the world. - Bir araştırmaya göre dünyada bir milyar insan yoksulluk çekiyor.

araştırma
investigation

Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects. - Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.

How is the investigation's going? - Araştırma nasıl gidiyor?

araştırma
search

She went in search of a doctor for her sick baby. - O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.

I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search. - Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.

araştırma
research

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything! - Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

araştırma
{i} study

I joined the study tour. - Araştırma turuna katıldım.

A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke. - Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.

araştırmalar devam etmektedir
searches are ongoing
araştırmalar merkezi
center of studies/researches
arkeolojik araştırmalar
archaeological researches
araştırma
investigative

Tom is an investigative reporter. - Tom bir araştırmacı muhabirdir.

Tom is an investigative journalist. - Tom bir araştırmacı gazetecidir.

araştırma
inquiry

This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry. - Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.

araştır
{f} quest

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

araştır
probing
araştırma
probe
araştırma
quest

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

araştırma
exploration

From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration. - Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.

araştır
(Bilgisayar) investigate

A committee has been set up to investigate the problem. - Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.

They are going to investigate the affair. - Onlar olayı araştıracak.

araştırma
reconnoiter
araştırma
prospecting
araştırma
reconnoitre
araştırma
(Ticaret) observation
araştırma
examination
klinik araştırmalar
(Tıp) clinical trials
araştır
{f} research

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

Please look into this matter as soon as you can. - Lütfen yapabildiğiniz kadar kısa zamanda bu konuyu araştırın.

Private detectives were hired to look into the strange case. - Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.

araştırma
{i} surveying
araştırma
checkback
araştırma
scrutiny
araştırma
hunting
araştırma
to research
Deniz Kuvvetleri Tıbbi Araştırmalar Merkezi
(Askeri) Naval Medical Research Center
araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

In 1497, John Cabot explored Canada. - 1497 de, John Cabot Kanada'yı araştırdı.

The explorers began to suffer from a severe lack of food. - Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.

araştır
snoop
araştırma
explorative
araştırma
(Hukuk) investigation, research
araştırma
checkup; discourse
araştırma
disquisition
araştırma
inquisitorial
araştırma
of research

This technology will open up a whole new avenue of research. - Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.

What kind of research does the organization do? - Organizasyon ne tür araştırma yapar?

araştırma
exploratory
araştırma
pursuit
araştırma
inquiries
araştırma
ascertainment
araştırma
checkover
araştırma
inquisitional
araştırma
research, investigation, inquiry, exploration, study, search
araştırma
{i} discourse
araştırma
{i} review
araştırma
{i} checkup
deneysel araştırmalar
(Kimya) docimasy
meteorolojik araştırmalar
(Askeri) meteorological investigation
teorik araştırmalar
theoretical investigations
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение araştırmalar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

araştırma
Tetebbu
Araştırma
araştırı
Araştırma
istikşaf
Araştırma
(Osmanlı Dönemi) AMAR
araştırma
Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma
araştırma
Araştırmak işi, taharri
araştırmalar
Избранное