anlatarak

listen to the pronunciation of anlatarak
Турецкий язык - Английский Язык
telling

Why don't you start by telling us who went with you? - Neden bize seninle kimin gittiğini anlatarak başlamıyorsun?

Tom was sitting in front of a group of children, telling them a story. - Tom onlara bir hikaye anlatarak bir grup çocuğun önünde oturuyordu.

tellingly
recounting
anlat
{f} recount

He recounted his unusual experiences. - Sıradışı deneyimlerini anlattı.

He recounted the accident to me as if he had seen it with his own eyes. - O bana kazayı kendi gözleriyle görmüş gibi anlattı.

anlat
tell
anlat
commentate
anlat
{f} telling

Tom isn't good at telling jokes. - Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.

There is no telling what will happen next. - Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.

anlat
narrate

The documentary was narrated by Morgan Freeman. - Belgesel Morgan Freeman tarafından anlatıldı.

Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City. - Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

anlat
{f} recounting
anlatarak
Избранное