O zaten varmış olmalı.
- He should have arrived already.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
- Tom already has plans for this weekend.
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
- Have you eaten your dinner already?
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.
- Short skirts have already gone out of fashion.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Tom o sınıfa daha önce kaydoldu.
- Tom has already signed up for that class.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Saat dokuz oldu bile.
- It is already nine o'clock.
Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi?
- Have you already finished your composition for language class?
Kahvaltı için bir sürü şey yememe rağmen, ben halen açtım.
- Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry.
Are you quitting already?.
... Female voice: The Evacutron 5000 is now ready for boarding. ...
... I've been asked to say it's not ready until 2:00 PM. ...