aboundance

listen to the pronunciation of aboundance
Английский Язык - Турецкий язык

Определение aboundance в Английский Язык Турецкий язык словарь

abundance
bolluk

Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla. - In times of abundance, remember the times of famine.

Bolluk içinde yaşıyor. - She lives in abundance.

abundance
{i} refah, varlık ve rahatlık
abundance
(isim) bolluk, bereket, taşkınlık, servet, zenginlik; coşkunluk
abundance
{i} servet

Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur. - How to distribute abundance is a great problem.

abundance
{i} taşkınlık
abundance
çok olma
abundance
varlık ve rahatlık
abundance
{i} bereket, bolluk
abundance
ganilik
abundance
çokluk
abundance
kesret
abundance
bereket,bolluk
abundance
Servet, refah
abundance
{i} coşkunluk
abundance
bollu

Kitapta bir resim bolluğu var. - There is an abundance of pictures in the book.

Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir. - Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species.

Английский Язык - Английский Язык
abundance