a small fish; the dace

listen to the pronunciation of a small fish; the dace
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a small fish; the dace в Английский Язык Турецкий язык словарь

dare
{f} meydan okumak
dare
cesaretlendir

Tom'u Mary'yi öpmesi için cesaretlendirdim. - I dared Tom to kiss Mary.

Tom Mary'yi bunu yapması için cesaretlendirdi. - Tom dared Mary to do that.

dare
{f} cesaret etmek
dare
{f} kafa tutmak (Argo)
dare
cesaret

O, şöhrete kavuşmaya cesaret edemiyor. - He doesn't dare to reach for fame.

Tom, Bayan White'a gerçeği söylemeye cesaret edemedi. - Tom dares not tell Mrs. White the truth.

dare
kafa tutmak
dare
yiğitlik
dare
cesaretlendirmek
dare
yürekli olma
dare
cüret etmek
dare
kalkışmak
dare
haddinden fazla cesur kimse
dare
dili Haydi yap baka
dare
daredevil gözüpek kimse
dare
{f} riske girmek
Английский Язык - Английский Язык
dare
a small fish; the dace
Избранное