a real entity, event or other fact

listen to the pronunciation of a real entity, event or other fact
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a real entity, event or other fact в Английский Язык Турецкий язык словарь

reality
{i} gerçeklik

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür. - Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.

Tom gerçeklik ve fantazi arasındaki farkı bilmiyor. - Tom doesn't know the difference between reality and fantasy.

reality
asıl
reality
gerçekçilik
reality
{i} gerçek

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin. - You ought to face the stark reality.

Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor. - Parents look to the new generation as a generation that is far from reality and busy running after unrealistic dreams.

reality
gerçek/gerçeklik
reality
{i} realite
reality
{i} gerçekte var olan şeyler
reality
{i} hakikat

Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder. - You should face up to the reality.

Tom hakikatten habersiz. - Tom is out of touch with reality.

Английский Язык - Английский Язык
reality

The ultimate reality of life is it ends in death.

a real entity, event or other fact

    Расстановка переносов

    a re·al entity, e·vent or oth·er fact

    Произношение

Избранное