Определение a plenty of в Английский Язык Турецкий язык словарь
- plenty of
- bol miktarda
Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.
-He had plenty of money for his trip.
Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin!
-You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!
- plenty of
- bir dolu
- plenty of
- pek çok
Aynı hatayı iki kez yapma. Pek çok başka seçenek var.
-Don't make the same mistake twice. There are plenty of other options.
Pek çok insana danıştık.
-We consulted plenty of people.
- plenty of
- bol
Bu yıl bol yağmur vardı.
-We have had plenty of rain this year.
Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
-The troops had plenty of arms.
- plenty of
- yığınla
- plenty of
- hayli
Tom'un hayli seçeneği var.
-Tom has plenty of options.
Tom zaten hayli tehlikede.
-Tom is in plenty of danger already.
- plenty of
- çok
Tom'un özür dilemek için çok fırsatı vardı, ama bunu yapmadı.
-Tom had plenty of chances to apologize, but he didn't.
Tom Boston'da iken konserlere gitmek için kesinlikle çok fırsatı oldu.
-Tom certainly had plenty of opportunities to go to concerts while he was in Boston.
- plenty of
- bolca
Tom bolca dinleniyor.
-Tom gets plenty of rest.
Endişelenme. Bolca suyumuz ve yiyeceğimiz var.
-Don't worry. We have plenty of water and food.
Связанные Термины
Определение a plenty of в Английский Язык Английский Язык словарь
- plenty of
- a lot of -, much -
Связанные Термины
Расстановка переносов
a plen·ty ofТурецкое произношение
ı pleni ıvПроизношение
Resimler
Видео
... but there actually was plenty of will, ...
... And, Mr. Romney ' Governor Romney ' there'll be plenty of chances here to go on, but I ...