Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
- They usually drum their fingers at red lights.
O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.
- Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Üç yüzyıl önce bile, Batı Avrupalıların çoğu hâlâ kendi muhbirlerini kullanıyorlardı.
- Even three centuries ago, most Western Europeans still used their fingers.