a large meal, especially one laid out on a table

listen to the pronunciation of a large meal, especially one laid out on a table
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a large meal, especially one laid out on a table в Английский Язык Турецкий язык словарь

spread
yayılmış

Ateş yandaki evin duvarlarına kadar yayılmıştı. - The fire spread and licked the neighboring house.

spread
iyice açılmış
spread
(Ticaret) alış-satış farkı
spread
bulaşmak
spread
bölmek
spread
örtmek
spread
(Askeri) KUNDAK AÇMAK: Bir topun kundak kuyruğunu açıp yerleştirmek
spread
saçmak
spread
genişl
spread
{f} açmak
spread
{i} yayılım
spread
{i} uzatma
spread
{f} ayırmak
spread
üzerine sermek
spread
gergin
spread
{i} ara

Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır. - Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.

spread
{f} gübre
spread
{f} uzatmak
spread
{f} bulaştırmak
spread
{f} döşemek
Английский Язык - Английский Язык
spread
a large meal, especially one laid out on a table

    Расстановка переносов

    a large meal, es·pe·cial·ly one laid out on a ta·ble

    Произношение

Избранное