a gift; a benefaction

listen to the pronunciation of a gift; a benefaction
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a gift; a benefaction в Английский Язык Турецкий язык словарь

giving
bağış

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

giving
{f} ver

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır. - Television is a very important medium for giving information.

Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar. - Recently, they have not been giving her her paycheck on time.

giving
{i} verme

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır. - Television is a very important medium for giving information.

O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti. - Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti, - A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.

Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı. - Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.

giving
(isim) bağışlama
Английский Язык - Английский Язык
giving
a gift; a benefaction
Избранное