Tarlalarda çalışıyorlar.
- They work in the fields.
Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
- Hundreds of fields were submerged in the flood.
Kate şimdi sahada çalışıyor.
- Kate is running in the field now.
Sahada yeşil çim var.
- There is green grass on the field.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
Benim çalışma alanım dilbilimdir.
- My field of study is linguistics.
Ana çalışma alanınız nedir?
- What's your major field of study?
Kırsalda altı koyun vardı.
- There were six sheep in the field.
Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.
- A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside.
Her yıl, tropikal yağmur ormanlarından 27.000.000 dönüm imha edilir.
- Each year, twenty-seven million acres of the tropical rainforests are destroyed.
Dan, Nevada'da bir dönüm arazi satın aldı.
- Dan bought an acre of land in Nevada.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom birkaç akre araziye sahiptir.
- Tom owns several acres of land.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Araziyi kestirmeden gidersek zaman kazandırır.
- It'll save time if we cut across the field.
Dünyada dağlar, ormanlar, tarım arazileri, hayvanlar ve insanlar vardır.
- Earth has mountains, forests, fields, animals and people.
Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
Siyah insanlar pamuk tarlalarında çalışmak için zorlandılar.
- Black people were compelled to work in cotton fields.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
Tom'un Fransızcayı nasıl öğrendiğini merak ediyorum.
- I wonder how Tom learned French.
Tom'un Mary'den ayrıldığına pişman olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if Tom ever regrets leaving Mary.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... Urs, would you like to field that question? ...
... I'm 36 years old, and every time I step on the field I'm ...