a coming in; entrance; admittance; ingress; infusion

listen to the pronunciation of a coming in; entrance; admittance; ingress; infusion
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a coming in; entrance; admittance; ingress; infusion в Английский Язык Турецкий язык словарь

income
{i} kazanç

Tom ve Meryem her yıl kazançlarının yarısından fazlasını biriktirir. - Tom and Mary save over half of their income each year.

income
gelir

Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu. - The opposition party put forward a bill to reduce income tax.

Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük. - Your income is about twice as large as mine is.

income
(Ticaret) kar

Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi. - The government decided to impose a special tax on very high incomes.

income
(Ticaret) akar
income
(Tıp) Vücuda giren gıda
income
gross income brüt gelir
income
biyo
income
gayri safi gelirincome net gelir
income
{i} bütçe
income
safi gelir
Английский Язык - Английский Язык
income
a coming in; entrance; admittance; ingress; infusion

    Расстановка переносов

    a com·ing in; entrance; admittance; ingress; in·fu·sion

    Произношение

Избранное