a cavity or vessel used to contain liquid

listen to the pronunciation of a cavity or vessel used to contain liquid
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a cavity or vessel used to contain liquid в Английский Язык Турецкий язык словарь

well
{f} fışkırmak
well
şey!

Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin. - Tom is pretty sure everything will go well.

Bir şeye odaklan ve onu iyi yap. - Focus on one thing and do it well.

well
hokka
well
haklı olarak
well
boşluk
well
fışkırıp akmak
well
su kuyusu
well
yerinde

Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş. - They say the landlord used to be well off.

O yerinde harcanmış paraydı. - That was money well spent.

well
{ü} öyleyse

Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım. - Well, then, if you want me to I'll do it.

Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur. - Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.

well
iyice

Almadan önce arabayı iyice incelemelisin. - You should inspect the car well before you buy it.

O, Japonya tarihine iyice aşina oldu. - He got well acquainted with the history of Japan.

well
elverişli
well
{ü} Pekâlâ!/Ya!/Hayret!/Olur şey değil!/Sahi!/Eh!/Haydi!
well
(Askeri) HAVA ÖNLEMESİNDE "BELİRTİLEN CİHAZLAR İYİ ÇALIŞIYOR " ANLAMINDA BİR KOD
well
sıhhatli
well
tamamen

Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor. - Tom can understand perfectly well.

Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor. - The company, wholly owned by NTT, is doing well.

well
z. (bet.ter, best)
well
{s} iyi durumda

O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda. - He has been well off since he started this job.

Tom hâlâ iyi durumda. - Tom is still doing well.

well
sıhhatça iyi
well
{i} kuyu: artesian well artezyen kuyusu, artezyen. oil well petrol kuyusu
well
{ü} peki

Peki, beni ikna ettiniz. - Well, you've convinced me.

Peki, hangi sporları seversin? - Well, what sports do you like?

Английский Язык - Английский Язык
well
well-
a cavity or vessel used to contain liquid

    Расстановка переносов

    a ca·vi·ty or ves·sel used to con·tain liq·uid

    Турецкое произношение

    ı kävıti ır vesıl yuzd tı kınteyn lîkwıd

    Произношение

    /ə ˈkavətē ər ˈvesəl ˈyo͞ozd tə kənˈtān ˈləkwəd/ /ə ˈkævətiː ɜr ˈvɛsəl ˈjuːzd tə kənˈteɪn ˈlɪkwəd/
Избранное