a basket, a rush

listen to the pronunciation of a basket, a rush
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a basket, a rush в Английский Язык Турецкий язык словарь

frail
{s} çelimsiz

Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti. - The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair.

O yaşlılığında çelimsiz oldu. - He's become frail in his old age.

frail
{s} kolay kırılır
frail
ince ve güçsüz
frail
ince ve zayıf nahif
frail
nahif
frail
dayanıksız
frail
zayıf
frail
{s} tatsız
frail
da
frail
frailty zayıflık
frail
sağlıksız
frail
{s} yavan
frail
beşer zafiyetle
frail
frailly kolay kırılabilir şekilde
frail
(sıfat) kolay kırılır, narin, zayıf, çelimsiz, ahlaksız, hafif, yavan, tatsız
frail
{s} ahlaksız
frail
{s} hafif
frail
{s} zayıf (umut, şans v.b.)
frail
human frailty kolayca günah işleyebilme eğilimi
frail
zayıf ahlâklı olarak
Английский Язык - Английский Язык
{n} frail
a basket, a rush
Избранное