You have to defend yourself.
 - Kendini savunmak zorundasın.
The natives have to defend their land against invaders.
 - Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.
Paris did her best to defend her liberties.
 - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
 - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
Sami wanted to vindicate himself.
 - Sami kendini savunmak istiyordu.
The man pleaded self-defence.
 - Adam kendini savunmak için yalvardı.