Why are you mad at me?
- Niçin bana kızgınsın?
I hope Tom's not too mad at me.
- Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
Tom must be furious with Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmalı.
Even Tom looked annoyed.
- Tom bile kızgın görünüyordu.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
The moment I saw him, I knew he was angry with me.
- Onu gördüğüm an, bana kızgın olduğunu biliyordum.
My mother told me why my father was so angry with me.
- Annem, babamın bana neden çok kızgın olduğunu bana anlattı.
Sami angrily denied he was in Layla's apartment that night.
- Sami o gece Leyla'nın dairesinde olduğunu kızgın bir şekilde yalanladı.
He looked at her angrily.
- O, kızgın bir şekilde ona baktı.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.