Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
The twin brothers are as like as two peas.
- İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.
The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
- Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
Ken and his brother are very much alike.
- Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.
The twins are as alike as two peas in a pod.
- İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.
All of you behave similarly.
- Hepiniz benzer şekilde davranıyorsunuz.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
In a similar situation, I'd do the same.
- Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
Those two aren't similar. They're the same.
- Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
You and I don't think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
You and I think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
I need pens, notebooks and so on.
- Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.