şikâyet etmek

listen to the pronunciation of şikâyet etmek
Турецкий язык - Английский Язык
complain

That customer came back to complain again. - O müşteri şikâyet etmek için tekrar geri geldi.

They do nothing but complain. - Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.

squawk
take action
delate
inform against
1. to complain; to grouse, gripe, beef, bellyache. 2. to make a complaint against, lodge a complaint against (someone)
bitch [sl.]
belly
bemoan
to complain, to grumble, to crab, to grouch
{f} grumble
crab
(deyim) grouse (about)
bitch about
(Dilbilim) gripe at
(deyim) enter a protest
grouch
grumble
remonstrate
sneak
crab
report
cry out
(deyim) cry foul
yammer
report
{f} bitch
grizzle
şikayet etme
complaining

He never sees me without complaining about his wife. - Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.

I'm fed up with your constant complaining. - Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.

şikayet etme
grumbling
şikayet et
{f} grouse
şikayet et
{f} bitch
şikayet et
grumble
şikayet et
{f} beef
şikayet et
{f} grouch
şikayet et
bitch about
şikayet et
{f} complaining

I've never heard him complaining about his meals. - Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım.

It is no use complaining. - Şikâyet etmenin bir faydası yok.

öfkeyle şikâyet etmek
declaim against
şikayet et
bellyache
şikayet et
complain

Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat. - Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.

They do nothing but complain. - Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.

Турецкий язык - Турецкий язык
Birinin yaptığı yanlış bir iş veya davranışı daha üst makamdakine bildirmek
Sızlanmak
(Osmanlı Dönemi) MEŞKÛ
(Osmanlı Dönemi) ŞEKVE
(Osmanlı Dönemi) MEŞKÂ
(Osmanlı Dönemi) TAKAHHÜL
şikâyet etmek
Избранное