He recoiled before his master's anger.
- O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
We were shocked by the intensity of our mother's anger.
- Annemizin öfkesinin şiddetiyle şok olduk.
He was trembling with rage.
- O, öfke yüzünden titriyordu.
The child is helpless in his rage.
- Çocuk öfkesinde çaresizdir.
The storm remitted its fury.
- Fırtına onun öfkesini azalttı.
Music gives sound to fury, shape to joy.
- Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
Bob could not control his temper.
- Bob öfkesini kontrol edemedi.
Tom did his best to keep temper under control.
- Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.
The storm remitted its fury.
- Fırtına onun öfkesini azalttı.
Tom stormed into his office and slammed the door.
- Tom ofisine öfkeyle girdi ve kapıyı çaptı.
A frown may express anger or displeasure.
- Kaş çatma öfke ya da hoşnutsuzluk ifade edebilir.
Sami was exasperated by Layla's behavior.
- Sami, Leyla'nın davranışlarından öfkelendi.