çatışmalar

listen to the pronunciation of çatışmalar
Турецкий язык - Английский Язык
conflicts

The UN has played a major role in defusing international crises and preventing conflicts. - BM, uluslararası krizleri ortadan kaldırmada ve çatışmaları önlemede önemli bir rol oynadı.

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

plural of conflict
third-person singular of conflict
çatışma
conflict

I tried to avoid conflict. - Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.

She is in conflict with her father. - O babası ile çatışma içinde.

çatışma
{i} battle

Tom escaped the gun battle alive and well. - Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.

Losing a battle doesn't mean losing the war! - Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.

çatışma
clash

There was another clash a few months later. - Birkaç ay sonra bir çatışma daha vardı.

Violent clashes broke out between the protesters and the police. - Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.

çatışma
{i} brush
çatışma
strife
çatışma
(Argo) beef
çatışma
skirmish

He was involved in a skirmish with a violent gang. - O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.

çatışma
aggression
çatışma
clash of
çatışma
conflıct

She is in conflict with her father. - O babası ile çatışma içinde.

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

çatışma
conflictual
Savunma Bakanı Yardımcısı (Özel Harekatlar ve Düşük Yoğunluklu Çatışmalar)
(Askeri) (S&R) Assistant Secretary of Defense (Strategy and Requirements) - Savunma Bakanı Yardımcısı (Strateji ve İhtiyaçlar) ASD(SO/LIC) Assistant Secretary of Defense (Special Operations and Low Intensity Conflict)
Çatışma
(Askeri) engagement
çatış
skirmish

He was involved in a skirmish with a violent gang. - O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.

çatış
conflict

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

It is impossible to resolve the conflict. - Bu çatışmayı çözmek imkansız.

çatışma
(Askeriye) skirmish
çatışma
skirmish, clash; conflict; collision
çatışma
collision
çatışma
run in
çatışma
scrimmage
çatışma
psych., fiction conflict
çatışma
coincidence
çatışma
rencontre
çatışma
disagreement
çatışma
clash, encounter, fight (either verbal or armed)
çatışma
{i} interference
çatışma
war

Losing a battle doesn't mean losing the war! - Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.

The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union. - Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.

çatışma
velitation
çatışma
aggro
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение çatışmalar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

çatış
Çatma işi veya biçimi
çatışma
Çatışmak işi
çatışma
Türlü yönlerden uzanan kıvrımlı dağ sıralarının, bir yerde dar bir açı ile birbirine yaklaşıp kaynaşması veya düğümlenmesi
çatışma
Çatışmak işi: "Döndüğü zaman hoş olmayan çatışmalar olabilmesi ihtimali evde felaket bekleyen bir gerginlik yaratmıştı."- H. E. Adıvar
çatışma
Silahlı büyük kavga, arbede
çatışma
Savaş maksadıyla düşmana karşı ilerleyen bir birliğin keşif ve güvenlik kolları arasında ilk silahlı vuruşma
çatışmalar
Избранное