Tom had once been madly in love with Mary.
- Tom bir zamanlar Mary'ye çılgınca âşıktı.
Fadil and Layla fell madly in love.
- Fadıl ve Leyla çılgınca aşık oldular.
Sami was frantically waving a flashlight.
- Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
Tom is texting frantically on his phone.
- Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
Sami was frantically waving a flashlight.
- Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
Tom struggled frantically.
- Tom çılgınca mücadele etti.
It might sound crazy, but I think I'm still in love with Mary.
- Bu çılgınca gelebilir fakat sanırım ben hâlâ Mary'ye âşığım.
Her ideas sound crazy.
- Onun fikirleri çılgınca görünüyor.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.