zum teil

listen to the pronunciation of zum teil
Немецкий Язык - Турецкий язык
kısmen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение zum teil в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir. - This factory manufactures automobile parts.

part
kısım

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

part
taraf

Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim. - I intend to take my position as a third party.

Her iki taraf savaşa karşı çıktı. - Both parties opposed war.

part
kısmen

Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum. - I'm sorry. I'm partly responsible for it.

Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti. - Tom admitted that it was partially his fault.

part
yarı

Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim. - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

part
ekseriya
in part
kısmen

Sana kısmen katılıyorum. - I'm in partial agreement with you.

Biz bunun için kısmen sorumluyuz. - We are in part responsible for it.

part
görev

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

part
yan

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

Japonca öğrenmenin zor yanı nedir? - What is the hard part of learning Japanese?

part
{f} ayır

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir. - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı. - Tom budgeted three hundred dollars for the party.

part
fasıl
in part
taksitle

Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim. - I prefer payment in full to payment in part.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
Немецкий Язык - Английский Язык
to some extent
part
to some degree
partially (formal)
partly
in part

The decay of the shrine is due, in part, to acid rain. - Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Zum Teil ist die Abnahme der Entwicklungshilfeleistungen Japans auf einen heimischen ökonomischen Abschwung zurückzuführen.

zum Teil /z.T./
in part
zum Teil /z.T./
partly
Das erklärt nur zum Teil/teilweise …
This does not go a long way to explain …
Das liegt zum Teil daran, dass …
This is partly because …
Das stimmt nur zum Teil.
This is only partially/partly/part true
Das stimmt nur zum Teil.
This is only true in part
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
peghead
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
headstock
etw. zum Teil finanzieren
to part-finance something
nur zum Teil erfolgreich sein
to be only partially successful
zum großen Teil
to a large extent
zum großen Teil
in large part
zum großen Teil
for the most part
Немецкий Язык - Немецкий Язык
z.T