O kolayca İngilizce yazıyor.
- He writes English with ease.
Bunu kolayca yapabilirsin.
- You can do this with ease.
İşi kolaylıkla yaptı.
- She did the job with ease.
O, kolaylıkla işi bitirdi.
- She finished the job with ease.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
- You can easily identify Tom because he is very tall.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
... And the relative ease with which television ...
... and that's a decision that is ease their financial stress and boosted their ...