Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
 - It's a truly difficult problem to resolve.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
 - I really, truly believe that.
Zamanın öfkenin ilacı olduğu gerçekten söylenilmektedir.
 - It is truly said that time is anger's medicine.
Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.
 - I can truly say that baby is ugly.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
 - I sincerely, truly believe that.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
 - I sincerely, truly believe that.
Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
 - It's a truly difficult problem to resolve.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
 - I really, truly believe that.