Benim işim bulaşık yıkamaktır.
- My job is to wash dishes.
Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.
- Tom doesn't have to wash the car. Mary's already washed it.
Ben yemek yememizden önce yıkanmak isterim.
- I'd like to wash up before we eat.
İlk olarak yıkanmak istiyorum.
- I want to wash up first.
Babamın arabasını yıkamasına yardımcı oldum.
- I helped my father wash his car.
Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Can you help me wash these dishes?
Onun yıkanmasını ister misin?
- Would you like it washed?
Ellerinin yıkanması gerekir.
- Your hands need to be washed.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.
- We'll go wash ourselves in the river tomorrow.
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
- Jane has a lot of clothes to wash.
Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
- The coffee tastes like wash water.