O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.
 - He got his car washed at the filling station.
Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
 - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.
Bu elbiseyi yıkamak mümkün mü?
 - Is this dress wash-able?
Benim işim bulaşık yıkamaktır.
 - My job is to wash dishes.
Bu gömlek yıkanmak istiyor.
 - This shirt wants washing.
Dün yıkanmak için nehire gittim.
 - Yesterday I went to wash in the river.
Bu elbiseyi yıkamak mümkün mü?
 - Is this dress wash-able?
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
 - Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Ellerinin yıkanması gerekir.
 - Your hands need to be washed.
Bu elbiseler kirli ve yıkanmaya ihtiyacı var.
 - These clothes are dirty and need washing.
Hepiniz hapı yutmuşsunuz.
 - You're all washed up.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
 - I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.
 - We'll go wash ourselves in the river tomorrow.
Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
 - Can you help me wash these dishes?
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
 - Jane has a lot of clothes to wash.
Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
 - The coffee tastes like wash water.
I feel really washed out after all that editing.
Pavarotti's washed up as a singer, in my view.
... to benefit from their own success. You know, it has been said that no one every washed ...