No sinner is ever saved after the first twenty minutes of a sermon.
 - Hiçbir günahkar bir vaazın ilk yirmi dakikasından sonra hiç kurtarılmaz.
Rabbi Tom gave the sermon on Friday night.
 - Haham Tom cuma gecesi vaaz verdi.
He preached to us about the importance of good health.
 - O bize iyi sağlığın önemi hakkında vaaz verdi.
He was preaching God's Word to a small group of believers.
 - Tanrı'nın Sözü'nü küçük bir grup imanlıya vaaz ediyor.
To preach is easier than to practice.
 - Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
 - Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.