uyumama

listen to the pronunciation of uyumama
Турецкий язык - Английский Язык
vigilance
waking
uyu
{f} slept

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

They slept a little in the room. - Onlar, odada biraz uyudular.

uyu
{f} sleep

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

uyu
kip

I usually have a kip on Sundays. - Pazar günleri genellikle uyurum.

My mother has a kip every afternoon. - Annem her öğleden sonra uyur.

uyu
{f} sleeping

He's sleeping like a baby. - Bir bebek gibi uyuyor.

Once upon a time, there was a man and his wife. They had no house. They were living in the fields and sleeping at the foot of a tree. - Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.

uyu
get to sleep

Tom couldn't get to sleep last night. - Tom dün gece uyuyamadı.

Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now. - Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.

gece uyumama
vigil
uyu
lazy
uyumamak
(neg. form of uyumak ) not to sit up
uyumamak
sit up