He cleared the road in front of his house of snow.
- O, evinin önündeki yolun karını temizledi.
Meg cleared her desk.
- Meg kendi masasını temizledi.
She helped her mother clean the house.
- Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.
Every Saturday we clean the whole house.
- Her cumartesi bütün evi temizleriz.
White carpets are very hard to keep clean.
- Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.
We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
- Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
Everything should be done neatly.
- Her şey temizce yapılmalı.
Tom is neatly dressed.
- Tom temiz giyinendir.
She is always neat and tidy.
- O her zaman temiz ve düzenli.
I want you to have this room clean and tidy.
- Bu odayı temiz ve düzenli tutmanı istiyorum.
If I was going to the African continent where would be the safest and most sanitary place?
- Eğer Afrika kıtasına gitmiş olsaydım en güvenli ve en temiz yer neresi olurdu?
Flowers and trees need clean air and fresh water.
- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
Light is as necessary as fresh air is for health.
- Işık sağlık için temiz havanın gerekli olduğu kadar gereklidir.
It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands.
- Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.
How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
- Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
We are breathing pure air.
- Biz temiz hava soluyoruz.
I cannot breathe pure air. I live in a large city.
- Ben temiz hava alamıyorum. Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.
I want to keep my room as neat as possible.
- Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.
She is always neat and tidy.
- O her zaman temiz ve düzenli.
Something wasn't kosher.
- Bir şey temiz değildi.
It's one of the cleanest cities in the world.
- Dünyadaki en temiz şehirlerden biridir.
The government has made efforts to make our country clean and green.
- Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
We're running out of fresh water.
- Temiz suyumuz bitiyor.
We drained the pond and filled it with fresh water.
- Havuzun suyunu çektik ve temiz suyla doldurduk.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
Mary is an ingenuous student.
- Mary temiz kalpli bir öğrencidir.
White carpets are very hard to keep clean.
- Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.