Bu nehir içinde yüzmek için tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in.
O yüzmek için denize gitti.
- He went to sea to swim.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
- In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
O, onun yüzüşünü izledi.
- She watched him swim.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
O nehri yüzerek geçmek istedi ama başarısız oldu.
- He wanted to swim across the river, but he failed.
Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.
- It's impossible to cross the river by swimming. It's too wide!
O, çok hızlı bir yüzücüdür.
- He is a very fast swimmer.
Tom diğer yüzücülere karşı yarışıyor.
- Tom is competing against other swimmers.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Nehri yüzerek geçmeyi başardı.
- He succeeded in swimming across the river.
Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?
- Did you have a good time swimming and surfing?
O, nehri yüzerek geçti.
- She swam across the river.
Takuya alakarga gibi çıplak yüzdü.
- Takuya swam naked as a jaybird.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.
- It was such a hot day that we went swimming.
Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
- He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
O, İngiliz Kanalında yüzmüş tek Amerikalı.
- He is the only American to have swum the English Channel.
Nehri yüzerek geçmeyi başardı.
- He succeeded in swimming across the river.
O nehri yüzerek geçmeyi başardı.
- He managed to cross the river swimming.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi.
- She watched the children swimming in the pool.
I'm going for a swim.
Sink or swim.
I want to swim the 200-yard breaststroke in the finals.
But he's right there in the center of things, in the swim of art history..