Çok yakında vazgeçiyor musun?
- Are you giving up so soon?
Tom çok yakında Boston'a geri dönmeyi planlamamıştı.
- Tom hadn't planned on going back to Boston so soon.
O zaten varmış olmalı.
- He should have arrived already.
Zaten Çince yazabiliyorum.
- I can already write in Chinese.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Tren çoktan hareket etti.
- The train has already left.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
- Tom already has plans for this weekend.
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
- I doubt that Tom knew that Mary was already married.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Önceden biletinizi aldınız mı?
- Have you already bought your ticket?
Saat dokuz oldu bile.
- It is already nine o'clock.
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count to one hundred.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım.
- How old are you? I'm already 17 years old.
... allows. And that's just the beginning. Stay tuned in for more on this soon. ...
... do seize the chance and we'll know soon enough ...