İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
- The stimulus package was heavily criticised.
Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
- They could not set out because it snowed heavily.
Dün çok yağmur yağdı.
- It rained heavily yesterday.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates that his father smokes heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
- We were late for school because it rained heavily.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
his heavily muscled arms.