Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.
- I'm sharing my flat with my brother.
Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
- What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Would you like to share my dessert with me?
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
In particular the power sharing and consensus mechanisms enshrined in the process have been designed to ensure that the politicians engage in a continuous balancing process . . .
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
... as sharing ...
... We're truly humbled by this worldwide enthusiasm. We do recognize that you are sharing with ...