Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.
- I don't mind sharing the room with him.
Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.
- Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation.
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Would you like to share my dessert with me?
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Onlar mülkiyet payları hakkında tartışıyor.
- They are arguing about their share of the property.
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
In particular the power sharing and consensus mechanisms enshrined in the process have been designed to ensure that the politicians engage in a continuous balancing process . . .
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
... ISHII HIROSHI: Thank you for sharing us about the challenge ...
... sharing what they know, talking about their hobbies. ...