Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
 - Focus on one thing and do it well.
Bizimle her şey iyidir.
 - Everything is well with us.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
 - My family was well off in those days.
Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş.
 - They say the landlord used to be well off.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
 - Well, if you didn't do it, then who did?
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
 - Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
 - You should inspect the car well before you buy it.
Ellerinizi iyice yıkayın
 - Wash your hands well.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
 - The company, wholly owned by NTT, is doing well.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
 - Tom is well aware of the problem.
Tom hâlâ iyi durumda.
 - Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
 - He has been well off since he started this job.
Peki, beni ikna ettiniz.
 - Well, you've convinced me.
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
 - Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?