I broke my leg in two places during a skiing mishap.
- Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
Our friend finished the race in second place.
- Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
Tom always wants to sit in the front row.
- Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
Tom sat two rows ahead of me.
- Tom iki sıra önümde oturdu.
Let's learn the basic tags in order.
- Temel etiketleri sırayla öğrenelim.
Tom couldn't put his thoughts in order.
- Tom düşüncelerini sıraya koyamadı.
You are the next in line for promotion.
- Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
- Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
It's your turn to sing.
- Şarkı söyleme sırası senin.
It was her turn at last.
- Sonunda onun sırasıydı.
Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası kuruldu.
Auto-destruct sequence initiated.
- Otomatik imha sırası başlar.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
Tom took a seat next to Mary on the bench.
- Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
We queued up for the bus.
- Biz otobüs için sıraya girdik.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
A book is lying on the desk.
- Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
There is a book on the desk.
- Sıranın üstünde bir kitap var.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
They discovered a very talented player during summer training.
- Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
During the strike, 35% of the trains will operate.
- Grev sırasında trenlerin % 35'i çalışacak.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The students walked in a single file.
- Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
- Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
- Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
Do you sometimes study in the library?
- Ara sıra kütüphanede ders çalışıyor musun?
Robert occasionally visits me.
- Robert ara sıra beni ziyaret eder.
Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
- Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
I hear from him once in a while.
- Ara sıra ondan haber alırım.
I play tennis once in a while.
- Ara sıra tenis oynarım.
My uncle comes to see me from time to time.
- Amcam ara sıra beni görmeye gelir.
My son came to see me from time to time.
- Ara sıra oğlum beni ziyarete geliyordu.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
It has been raining on and off since this morning.
- Bu sabahtan beri ara sıra yağmur yağıyor.
It has been snowing on and off.
- Ara sıra kar yağıyordu.
He attends meetings off and on.
- O, ara sıra toplantılara katılır.
I watch TV off and on.
- Ara sıra televizyon izlerim.
Tom comes to visit us every now and then.
- Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
Tom enjoys a glass of wine every now and then.
- Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
Every once in a while, I take my boyfriend a lunch while he's at work.
- Ara sıra erkek arkadaşıma o işteyken bir öğle yemeği götürürüm.
Every once in a while I study Esperanto.
- Ara sıra Esperanto çalışıyorum.
Tom enjoys a glass of wine every now and then.
- Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
I meet her at school now and then.
- Ara sıra onunla okulda karşılaşırım.
Let me hear from you now and again, will you?
- Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
They eat meat on occasion.
- Onlar ara sıra et yerler.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz.- F. R. Atay.