It is very hot today.
- Bugün hava çok sıcak.
In the summer it's very hot in southern Spain.
- Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
There was a large stove that gave lovely warmth and coziness.
- Güzel sıcaklık ve rahatlık veren büyük bir soba vardı.
The warmth after the chills intoxicated us.
- Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.
Man's skin is very sensitive to temperature changes.
- İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
- Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
I can remember the warmth of his hands.
- Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
- Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
The heat kept me awake all night.
- Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
This heat is unbearable.
- Bu sıcaklık dayanılmaz.
It was very sultry that night.
- O gece hava çok sıcak ve nemliydi.
Tom almost passed out from the heat.
- Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
Tom says he can't even work in this heat.
- Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.
It will get warmer soon.
- Yakında hava daha sıcak olacak.
It has become much warmer.
- Hava çok daha sıcak oldu.
Reindeer are friendly animals.
- Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.
It was a warm, friendly meeting.
- O sıcak, samimi bir toplantı oldu.
It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.
- Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.
Tom filled the bathtub with hot water.
- Tom küveti sıcak su ile doldurdu.
The hot bath relaxed her.
- Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.