He urged her to drive carefully.
- Onu dikkatli araba sürmesi için uyardı.
Jim is learning how to drive a car.
- Jim araba sürmeyi öğreniyor.
I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
- Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
Driving a car is a lot of fun.
- Araba sürmek çok eğlencelidir.
Tom drives a truck for a living.
- Tom geçimini sağlamak için bir kamyon sürmektedir.
Take care! It's dangerous to drive drunk.
- Dikkat edin! Sarhoşken araba sürmek tehlikelidir.
I don't want to lead a dog's life any more.
- Artık mutsuz bir hayat sürmek istemiyorum.
Mary wants to lead a life worth living.
- Mary yaşamaya değer bir hayat sürmek istiyor.
Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
- Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
Driving through that snowstorm was a nightmare.
- O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
Driving through that snowstorm was a nightmare.
- O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
He drove the truck to Dallas.
- O, kamyonu Dallas'a sürdü.
Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
Most of the exiles were killed or captured.
- Sürgünlerin çoğu öldürüldü veya esir alındı .
He was exiled from his own country.
- Kendi ülkesinden sürgün edildi.
The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
The speech lasted thirty minutes.
- Konuşma otuz dakika sürdü.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
They had driven wagons.
- Vagonları onlar sürmüştü.
Have you ever driven a sports car?
- Hiç spor araba sürdün mü?
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
We banished him from the country.
- Biz onu ülkeden sürdük.
Tom was banished from the town.
- Tom kasabadan sürüldü.
Layla wanted to live a good life.
- Leyla iyi bir yaşam sürmek istiyordu.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.