Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
- Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
- They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
- She has remained abroad ever since.
Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
- There were few students remaining in the classroom.
Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?
- Would you please send the remaining five units right away?
Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
- The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
Londra'da ne kadar kalacaksın?
- How many days will you remain in London?
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly, texts remain.
Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
- In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
- You can still see the remains of the fortress there.
Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
- They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
- Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
- The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
- There were few students remaining in the classroom.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
- We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
Evli bir yazar bekar kalmayı tavsiye ettiği zaman kitabın zayıf noktası güvenirlikten yoksun olmasıdır.
- The book's weak-point is that it lacks credibility when a married writer recommends remaining unmarried.
The light remained red for two full minutes.
participle used as adjective The remaining paint shall be properly disposed of.
May I have the only remaining cake?.
... this needs to be the year congress lifts the remaining restrictions on detainee ...
... and military actions but by remaining true to our constitutional ideal ...