Tom benim yakın bir akrabam.
- Tom is a close relative of mine.
O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
Profesör dün güneş enerjisi konulu bir konferans verdi. Ben Göreceli Risk konulu bir konferans verdim.
- The Professor gave a lecture on solar energy yesterday. I gave a lecture on Relative Risk.
Bu göreceli ve belirsiz.
- This is relative and ambiguous.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- A close neighbor is better than a distant relative.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
- Listen to the facts relative to the issue.
Mağaza nispeten boştu.
- The store was relatively empty.
O nispeten hızlı konuşur.
- She speaks relatively fast.
O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
- He disagrees with his relatives.
Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.
- His relatives were convinced of his innocence.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.
- I consider myself relatively lucky.
Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.
- This place seems to have relatively low levels of pollution.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
- The region is relatively rich in mineral resources.
Example: whose in the man whose time had come.
gold: 19.3.
Chan eil sinn cinnteach dè a chluinneas sinn. - We are not certain what we will hear.
Ο χειρότερος is the relative superlative form of κακός.
He was relatively successful.
... in the way we have read the relative strengths of the two ...
... was unprecedented and unimaginable relative to anything that had come before. But it ...