O, akrabalarıyla birlikte kalıyor.
- He is staying with his relatives.
Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.
- All my relatives live in this city.
Einsteine göre her şey göreceli.
- According to Einstein, everything is relative.
Profesör dün güneş enerjisi konulu bir konferans verdi. Ben Göreceli Risk konulu bir konferans verdim.
- The Professor gave a lecture on solar energy yesterday. I gave a lecture on Relative Risk.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- A close neighbor is better than a distant relative.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
- Listen to the facts relative to the issue.
Süt nispeten düşük ısıda tutulmalıdır.
- Milk has to be kept at a relatively low temperature.
Mağaza nispeten boştu.
- The store was relatively empty.
Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.
- His relatives were convinced of his innocence.
Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.
- All my relatives live in this city.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.
- This place seems to have relatively low levels of pollution.
Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.
- I consider myself relatively lucky.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
- The region is relatively rich in mineral resources.
Example: whose in the man whose time had come.
gold: 19.3.
Chan eil sinn cinnteach dè a chluinneas sinn. - We are not certain what we will hear.
Ο χειρότερος is the relative superlative form of κακός.
He was relatively successful.
... relative to what they were being built for before? ...
... in the way we have read the relative strengths of the two ...