Tom, Mary'yle kavga etti.
 - Tom quarreled with Mary.
O kendi kendine kavga etti.
 - He quarreled with his own self.
Kardeşler kavga etmemelidir.
 - Sisters should not quarrel.
Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.
 - Tom and Mary quarrel almost every day.
Seninle tartışmak istemiyorum.
 - I don't want to quarrel with you.
Lütfen tartışmaktan vazgeçin.
 - Please cease from quarreling.
Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
 - We must put an end to this kind of quarrel.
Ben münakaşaya karıştım.
 - I was involved in the quarrel.
Onun, onunla tartışmaya niyeti yoktu.
 - She had no intention of quarreling with him.
Sizin tartışmanızın nedeni neydi?
 - What was the cause of your quarrel?
Sizin tartışmanızın nedeni neydi?
 - What was the cause of your quarrel?
Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
 - The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
 - We must put an end to this kind of quarrel.