previously, before a certain time

listen to the pronunciation of previously, before a certain time
Английский Язык - Турецкий язык
Daha önce, belirli bir süre önce
already
zaten

Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım. - By the time you came back, I'd already left.

Ben zaten iki saattir buradayım. - I've already been here two hours.

already
halihazırda

Halihazırda daha iyi hissediyorum. - I already feel much better.

already
çoktan

Tren çoktan hareket etti. - The train has already left.

İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti. - Arriving at the station, I found the train had already left.

already
önceden

Tim'i bulamıyorum, o önceden gitti mi? - I can't find Tim. Has he gone already?

Önceden akşam yemeğini yedin mi? - Have you eaten your dinner already?

already
şimdiden, halen (Türkçede genellikle çevirisiz kalır.): You're too late; he's already gone. Geç kaldın; gitti
already
hanidir
already
işte

Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi. - His mother was already home from work and had supper prepared.

Zaten işte olman gerekmiyor mu? - Shouldn't you be at work already?

already
daha önce

Tom daha önce karar verdi. - Tom has already made up his mind.

Daha önce öğle yemeği yedim. - I have already eaten lunch.

already
evvelce
already
bile

Saat dokuz oldu bile. - It is already nine o'clock.

Ben zaten biletimi aldım. - I've already bought my ticket.

already
daha önce/zaten/şimdiden
already
şimdiden

O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor. - She is two years old, but she can already count to 100.

Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor. - My son can already count to one hundred.

already
Beklenenden daha
already
halen

Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi? - Have you already finished your composition for language class?

Tom neden onu halen yapmadı? - Why hasn't Tom already done that?

Английский Язык - Английский Язык
already